Bağırsak Mikrobiyotası Vücut Ağırlığımızı Etkiliyor mu?
- Rana su Koc
- 9 Nis
- 3 dakikada okunur
Diyet yaparken vücut ağırlığımızı etkileyen klasik faktörleri hepimiz az çok biliyoruz: Kalori dengesi, fiziksel aktivite, genetik yatkınlık… Ama son yıllarda bilim dünyasında öne çıkan bir konu daha var: Bağırsak mikrobiyotası.
Peki bu mikrobiyota nedir, neden bu kadar konuşuluyor, ve gerçekten kilo alıp vermemizi etkiliyor mu? Gelin, bu sorunun yanıtını bilimsel bir makaleye dayanarak birlikte inceleyelim.

Mikrobiyota Ne Demek?
Bağırsak mikrobiyotası, sindirim sistemimizde yaşayan milyarlarca mikroorganizmadan oluşur. Bunlar çoğunlukla bakteriler olmakla birlikte, virüsler ve mantarlar da bu topluluğun bir parçasıdır. Mikrobiyota; besinlerin sindirilmesi, bağışıklık sistemi fonksiyonları ve hatta bazı hormonların üretimi gibi birçok süreçte aktif rol oynar.
Gastrointestinal sistemimiz (GİS), mikroorganizmalar için oldukça zengin bir yaşam alanıdır. Özellikle kolon, vücudumuzdaki mikroorganizmaların %70’inden fazlasını barındırır. Ana bakteriyel gruplar ise Firmicutes ve Bacteroidetes’tir.
Mikrobiyota Doğumla Birlikte Başlar
İnsanlarda mikrobiyota doğumdan hemen sonra oluşmaya başlar. Doğum şekli (vajinal doğum ya da sezaryen), bebeğin anne sütüyle mi yoksa mama ile mi beslendiği gibi faktörler, ilk mikrobiyal çeşitliliği belirler.
Örneğin:
Anne sütüyle beslenen bebeklerde genellikle Bifidobacterium baskındır.
Formül mama ile beslenen bebeklerde ise E. coli, Clostridium difficile, Bacteroides gibi farklı bakteriler daha yoğundur.
1 yaşından sonra ise mikrobiyota, erişkin bireylerin florasına oldukça benzer hale gelir.
Mikrobiyota Zamanla Nasıl Değişir?

Yaş, çevresel faktörler, antibiyotik kullanımı, beslenme şekli gibi birçok unsur mikrobiyotayı şekillendirir. Yaşlılıkla birlikte mikrobiyal çeşitlilik azalabilir. Bu da bağışıklık sisteminde zayıflamaya, bazı sindirim problemlerine ve metabolik değişimlere neden olabilir.
Mikrobiyota Kilo Alımıyla Nasıl İlişkili?
Bilimsel çalışmalar, obez bireylerde mikrobiyota yapısının farklılaştığını ortaya koymuştur. Özellikle şu değişiklikler dikkat çekmektedir:
Firmicutes oranı artarken, Bacteroidetes oranı azalmaktadır.
Bu değişimle birlikte enerji dengesinin bozulduğu, alınan kalorilerin vücutta daha fazla yağ olarak depolandığı düşünülmektedir.
Probiyotik kullanımı, mikrobiyotayı dengeleyerek vücut ağırlığının kontrolünde faydalı olabilir.
Örneğin, yapılan hayvan deneylerinde, obez farelerde Firmicutes artışı gözlemlenmiştir. İnsan çalışmalarında ise benzer bir eğilim saptanmakla birlikte, bazı çalışmalarda bireysel farklılıklar da görülmektedir.
Beslenme Mikrobiyotayı Nasıl Etkiler?

Düşük karbonhidratlı diyetler: Bacteroides artar, Firmicutes azalır.
Yüksek proteinli diyetler: Oscillibacter valericigenes artar, Bifidobacterium ve E. rectale azalır.
Yüksek lifli diyetler: Bifidobacterium, Lactobacillus, Enterococcus gibi faydalı bakteriler artar.
Yüksek yağlı diyetler: Firmicutes, Actinobacteria gibi gruplarda artış görülür; bu da kilo alımına zemin hazırlayabilir.
Kısacası; ne yediğimiz, sadece biz değil, bağırsaklarımızdaki bakteriler için de önemli. Onlar da bizimle birlikte besleniyor ve tepkilerini gösteriyorlar.
Olası Etki Mekanizmaları
Peki bu bakteriler kilo üzerinde nasıl etkili oluyor? Bilimsel olarak şu yollarla açıklanıyor:
Enerji üretimi: Mikrobiyota, besinleri parçalayarak kısa zincirli yağ asitleri (örneğin bütirat) üretir. Bu asitler hem enerji sağlar hem de yağ birikimini artırabilir.
Yağ depolanması: Mikrobiyota, bazı proteinleri baskılayarak yağ depolanmasını kolaylaştırabilir.
İnflamasyon (iltihap): Dengesiz bir mikrobiyota, vücutta düşük düzeyli iltihaplanmaya neden olabilir. Bu da insülin direnci ve metabolik bozukluklara yol açar.
Bağırsak geçirgenliği: Zararlı bakterilerin artması, bağırsak duvarının geçirgenliğini artırır ve bu durum toksinlerin kana karışmasına neden olabilir (metabolik endotoksemi).
Probiyotik ve Prebiyotikler Ne İşe Yarar?
Probiyotikler: Faydalı bakterileri doğrudan takviye eden canlı mikroorganizmalardır (örneğin yoğurt, kefir).
Prebiyotikler: Bu faydalı bakterilerin besinidir. İnülin gibi lifler, özellikle Bifidobacterium gibi dost bakterilerin çoğalmasını destekler.
prebiyotik takviyesi yapılan gruplarda Bifidobacterium ve Lactobacillus gibi bakterilerde artış, iştah düzenleyici hormonlarda (GLP-1, PYY) yükselme görülmüştür.

Sonuç: Mikrobiyota Sağlığı, Kilo Kontrolü İçin Vazgeçilmezdir
Bugün biliyoruz ki obezite sadece “çok yemek” ya da “hareketsiz kalmak” ile açıklanamaz. Bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizmalar, ne kadar enerji aldığımızı ve bu enerjiyi nasıl kullandığımızı etkileyebiliyor.
Bu nedenle:
Beslenme düzeninde lifli, dengeli ve doğal içeriklere yer vermek,
Gereksiz antibiyotiklerden kaçınmak,
Probiyotik ve prebiyotik kaynaklara yönelmek,
Stresi yönetmek ve aktif bir yaşam tarzı benimsemek,
mikrobiyota sağlığını destekler bu da dolaylı olarak kilo yönetimini kolaylaştırır.
Kaynakça: Totan B., Yıldıran H., Ayyıldız F. (2019). Bağırsak Mikrobiyotası Vücut Ağırlığını Etkiler mi? Selçuk Tıp Dergisi, 35(3):210-216. DOI: 10.30733/std.2019.00864
Comments